Anadilde eğitim talebiyle başlatılan ve Güneydoğudaki çocukların okullar açılırken okula gönderilmemesi için yapılan boykot çağrısı, dikkatleri tartışmalara yöneltti.
Sonuç, uygulamanın kitlelerce benimsenmediğini gösterse de, üzerinde çok yönlü tartışılacak bir konu haline döndü.
Çocukları, büyüklerinin düşünce ve taleplerini gerçekleştiren figüranı haline getiren bu girişime, her şeyden önce çocuk ihmal ve istismarına giren bir tavır olarak karşı durmak gerekiyor.
Pek çok konuda olduğu gibi “anadil” ve eğitim konusu: “anadilde eğitim” ve “anadil eğitimi” gibi farklı iki ifade, aynı şeymiş gibi tartışılmaya kalkılınca sorun iyice karmaşıklaşıyor.
Pek çok alanda ve konuda kavramsal onay sağlanmadan yapılan tartışmalarda görüldüğü gibi aynı şeyi söylediklerini sanarak birbirinden farklı kavramları ifade edenlerle, aynı şeyi söyledikleri halde farklı şey söylediklerini sananlar arasında doğru /yanlış kavgası yapılıyor.
Sorun çözmede en büyük düşünce yanlışı yaratan bu tavrın üstünde özellikle durmak gerekiyor.
İçine doğulan kültür çevresinde en yakınındakilerle etkileşim yoluyla öğrenilen, anadil, aynı zamanda insanın içine doğduğu kültürel aidiyeti biçimleyen en etkili unsur olduğundan insanlar için önemlidir. Buna kimsenin itirazı olamaz.
Anadilini öğrenen çocuk, yaşamının ilk ve en temel algılarını da bu yolla kavradığından bu dil, insanın temel dili sayılır. Bu dili öğrenme hakkı da temel haktır.
Ama bu hakkı ikinci bir resmi dil kategorisi olarak değerlendirmek, farklı bir şey olup farklı ölçüleri gündeme getirir.
Bir ülke sınırları ve topraklarında konuşulan çeşitli diller olsa da ortak dil olan resmi dil o ülkedeki tüm insanlar için ortak yaşam işleyişi açısından ana dil kategorisinde zorunlu hale gelir.
Onun böyle olması devletin ülkedeki anadilleri resmi dilden farklı olanlara kendi anadillerini öğrenmeyi yasaklayacağı anlamına gelmez. Burada nasıl öğretileceği söz konusudur.
Onun öğrenilmesini sağlamak da devlete düşer.
Tartışılan ise bunu ikinci bir ortak ve resmi dil kategorisinde yapılıp yapılmayacağıdır.
Yani ortak anlaşma dili olarak tek bir resmi dilin toplumsal ortaklığı sağlama fonksiyonunu yok ederek bu iş yapılamaz.
İşte bu ikisi arasındaki kavramsal ayrım hesaba katılmayınca: anadil, resmi dil sayılamaz ifadesiyle ana dil öğretilemez ifadesi birbirine karışıyor.
Anadilde eğitim ile anadil eğitimi kavramsal olarak da sonuç olarak da farklı yerlere varacağından bu iki ifadenin birbirine karıştırılmayacağı bir toplumsal ve kavramsal onaylaşma gerekiyor.
Bunların karıştırılması bu doğal ve temel hakkın, doğru biçimde sağlanmasını engelleyen en önemli etken oluyor.
Büyüklerin üzerinde onaylaşmadığı kavramsal çatışmalarda çocukların piyon gibi kullanılması önemli bir çocuk hakları ihlali sayılabilir.