Geçtiğimiz hafta Hürriyet Gazetesi köşe yazarlarından Mehmet Y.Yılmaz’ın “Çocuk Polisler işbaşında” başlığıyla duyurduğu haber, eğitim adına nelerin yapıldığını düşündüren nitelikteydi.
Yazarın konu ettiği durum, Birgün Gazetesinde yer alan Iğdır Valiliği, Çocuk Polisi Okul Temsilcisi belirlenmesi için okullarını temsil etmek üzere her okuldan ikişer öğrenci belirlenerek, kimlik bilgileri ve iki adet vesikalık fotoğraflarıyla Emniyet Çocuk Şubesi’ne bildirilmesi yönünde Milli Eğitim Müdürlüğü’ne talimat verdiği haberiyle ilgiliydi.
Çocuklarla ilgili düşündürücü uygulamalara, yaptığı yerinde irdelemelerle dikkat çeken Mehmet Y. Yılmaz, bu konuyu da mercek altına alarak bu çocuk polislerden ne bekleneceğini sorguladığı yazısıyla ilgimi çekti.
Gerçekten büyüyünce ne olmak istiyorsun sorusunu çoğunlukla polis veya asker olacağım diye cevaplayan, özünde üniforma ve kontrol etme üstünlüğü olarak algıladıkları masumane duygularıyla çocukların, talep edeceği belli olan bu uygulama üzerinde tartışmak gerekiyor.
Çocuk polis uygulamasında bu çocuklardan ne bekleneceği ve pedagojik yönden dikkat edilmesi gereken böyle asayiş uygulamalarının öğrencilerdeki etkisi üzerinde dikkatle durulması gereken önemde bir girişim.
Sınıf mümessilliğinden farklı boyutlarda okul dışından güvenlik güçleriyle iletişim kurmaya yol açan böyle aracılık görevlerinin artı ve eksileri iyice düşünülmüş müdür acaba?
Konunun düşünülmesinin kime düştüğü ve kimlerin onayı alındığı daha da önemli.
Dedikodu ağırlıklı haberleşmelerin gerçek ve doğru bilgilere tercih edildiği bir sosyal kültürde, bu tür uygulamalardan örnek muhbir vatandaşlar mı, yoksa eğitim açısından devreye girmeyi gerektiren önemli noktalar mı sağlanır? Burası iyice düşündürücü.
Eğitimsel yönden psikolojik danışman ve rehberlik faaliyetlerinde ki çabaların bile gereğince önemsenip değerlendirilmediği okulllarda, bu tür uygulamalardan neler beklendiği çok önemli bir konu.
Mehmet Y.Yılmaz da, yazısında bu uygulamanın sadece Iğdır’la ilgili bir işgüzarlık olup olmadığını sorduktan sonra “Çocukların birbirlerini “rejim adına” denetlemeleri hatta gerekli gördüklerinde ana-babalarını bile ihbar etmeleri geçmişte kalmış otoriter rejimlerde söz konusuydu” diye hatırlatmaktan kendini alamıyor.
Pek çok sakıncalı yanlar olduğunu düşündürmekten öteye öğrencilere demokratik özgürlük kültürünü okullarda kazandırma şansını da zedeleyecek bu tür polisiye girişimlerin olumlu bir şey olarak önerenlerin gerekçelerini ben merak ettim doğrusu. Ya siz?
Kaynak gösterimi: Özkan, S., www.0-18.org, Düşününce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder