ULUSAL İLETİŞİM AĞI

6 Şubat 2011 Pazar

Özgüven mi, Pervasızlık mı?

Hafta içinde, “Yaşasın Özgüven” başlığıyla okuduğum bir haber özgüven denen şeyin pervasızlıkla örtüştüğü veya birbirine karıştırıldığı alanları tekrar düşündürttü.

Gençlere yönelik bir pazarlama grubu ile bir araştırma şirketinin ortaklaşa gerçekleştirdiği araştırmanın sonuçları böyle sunulmuştu;

Milenyum gençliği denen Yeni Nesil Gençlik araştırması olarak 16 il üzerinden 4500 gençle yapılan bu ölçümlemede, gençlerin eskisi gibi tek bir ünlüyü idol olarak benimsemediği, hiçbir ünlüye fazla hayranlık beslemediği ve de izlenme oranları çalışan gençlerle sınırlı magazin programlarının da pek rağbet görmediği yolunda bulgular değerlendirilmiş.

Çalışan, liseli ve üniversiteli gençlerin kafasının karışık ve tedirgin, kalan büyük çoğunluğun da kendi gibi olmaktan memnun, özgüveni yüksek, teknolojiden iyi anladıkları bulgulanmış.

Ayrıca, sevdikleri ünlülerin oynadığı reklama göre alışveriş yapma eğiliminin liseli gençlerde daha fazla olduğu ama onların da reklamlara göre değil arkadaşlarının markayla ilgili fikirlerine göre tercih yaptıkları sonucuna varılmış.

Uyaran bombardımanı ve seçeneklerin çoğaldığı etkileşim alanlarında büyüyen gençlerin idol ve tüketim seçeneklerindeki bu farklılaşmayı sadece özgüven gelişimi olarak yorumlamak ne derece isabetli bilemiyorum çünkü özellikle yeni nesil gençlerde özgüven gibi yorumlanan pek çok davranışın aslında pervasızlık anlamına geldiğini gösteren pek çok davranışa rastlanıyor.

Bilgi erişiminin kolaylaşmasıyla çelişkili olarak yanlış, hatalı ve de lüzumsuz bilgilere açık taze zihinlerin, çoktan seçme konusunda özgüveni yansıtan kişisel değerlendirmelerden çok kestirmeden sonuca ulaşmak, seçtiğini tartışmasız kılmak duygusuyla davrandığı görülüyor.

Bireysel seçimleri gelişmiş gençler yerine seçme rahatlığını tercih eden gençler pek çok niteliği ölçü dışı sayan bir pervasızlık da yansıtıyorlar.

Modasal maddi manevi tüketim sirkülasyonları o kadar hızlı gerçekleşiyor ki, bireysel özgüveni yansıtan seçim ölçütleri, kısa süreli ve kestirmeden ulaşılan tercihlerin benimsenmesinin önüne geçemiyor.

Kendi gibi olmayı benimseyen gençler ne kadar kendilerini oluşturabiliyorlar ki?

Bence tartışmaya değer nokta burası.

Günümüzün gezegen ahalisine dönüşen insan toplulukları, özellikle çocuk ve gençlerin kişilik yapıları özgüven üzerine kurulamayacak kadar çok yönlü etkileşim bombardımanına uğradığı için bireysel biçimlenmede özgüvenle pervasızlığın ayrımını yapmak güçleşiyor.


Kaynak gösterimi: Özkan, S., www.0-18.org, Düşününce...

Hiç yorum yok: