ULUSAL İLETİŞİM AĞI

25 Kasım 2012 Pazar

Hatalar Zinciriyle Kodlanan Çocuklar


Çocuklara karşı işlenen suçlar, genellikle suçun kendisini hazırlayan şartlardan başlayan ve suçlunun cezalandırılmasına kadar gelişen takibat ve yargılamalar sürecinde devam eden hatalar zincirine dönüşüyor.

Son olarak 14 yaşında cinsel tacize uğrayan Ö.Ç. adlı kız çocuğunun davasında olup bitenlerin ortaya serdiği gibi çocuğun uğradığı taciz kadar etkili olan hatalar, mağduriyeti katlayarak büyütecek türden.
En önemlisi, Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi bulunmadığı Sakarya Ağır Ceza Mahkemesinde 26 sı çocuk olan 34 zanlının ikinci duruşmasında, çocuk ve yetişkin zanlıların bir arada mahkemeye çıkarılması.

Utanç davası adı verilen bu davada mağdurun avukatı, çocuklarla büyüklerin aynı ortamda yargılanması çocukları kötü etkilerken, yetişkinlerin de kapalı oturum gibi çocuk mahkemelerinin imtiyazlarından yararlandırılmasının yanlışlığına dikkat çekerken zanlı olarak yargılanan çocukların velileri de bu duruma itiraz ediyorlar.

Yine Mersin’de okula gelen polis tarafından okul koridorlarından tutanaksız ve okul formasıyla alınıp götürülen çocuk, kemik yaşı ölçülsün de 24 yaşından büyük çıkarsa tutuklansın diye Mersin Devlet Hastanesine götürülüyor.

Daha önce bir kez iki saat gözaltında tutulup bırakılan ve sabıka kaydı olmayan bu çocuk, polis gelmeden önce bir öğretmenin kendisini kenara çekerek senin kod adın ne diye sorduğunu ve kendisinin bir kod adı olmadığını söylemesi, çocukları yetişkinlerin dikkatsiz davranışlarıyla kodlayan hatalarımıza örnek oluyor.

Yanlış ekip, doğru biçmeyi bekleyen bu defolu tutumların, kurbanı olan çocuklarımızın büyüyünce nasıl bir yetişkin olacakları şimdiden belli değil mi?

Kaynak gösterimi:  www.0-18.org

6 Kasım 2012 Salı

Olgunun Gerçeği ile Algının Gerçeği


“Başbakanlık’a göre Kemalizm: -Çocuk okula mutlu girer, asık surat çıkar-
FIRAT KOZOK ANKARA –
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı, Facebook sayfasında skandal bir çizgi video paylaştı.

Kemalizm gerçeği - başlıklı videoya göre okula güle oynaya giren bir grup çocuk, okulun arka kapısından fabrikalardaki yürüyen bantlar üzerinde tek tip ve asık suratlı olarak çıkıyor. Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı’nın 13 bin 402 kişi tarafından izlenen resmi Facebook fan sayfasında, paylaşılan videoda, kızlı erkekli bir grup çocuk neşe içinde okula geliyor. Bir süre sonra okulun arka kapısında fabrikalardaki bant gibi bir mekanizma üzerinde çocuklar çıkmaya başlıyor. Çocukların giriştekinin tam tersi mutsuz, asık suratlı ve tek tip haline geldikleri görülüyor. Kurum, tepkiler üzerine videoyu daha sonra yayından kaldırdı. (Cumhuriyet 01.11.2012)”

Toplumların resmi eğitim sistemlerini düzene uygun kafalar yetiştirici fabrikalara benzetilmesi genel geçer bir benzetme olarak pek çok ülke eğitimi için kullanılır. Bunu belli bir sistemi eleştirmek için kullanmak doğruyu yansıtmadığı için bu benzetmenin çatışmalı algılar doğrultusunda kullanıldığı ortada.

Eğitim kavramı için pek çok toplumda geçerli olan bir anlamlandırmanın, zihinsel alt yapıları çatışan tarafların birbirine silah olarak kullanılması farklı bir gerçekliği yansıtıyor.

Olgunun gerçeği ile algının gerçeği arasındaki farkın kavranması ise yine eğitimle sağlanabilir.

Eğitimde asıl amaç, çocukları bilgilerle donatıp, güdümlemek değil, gerçeği yansıtmayan kodlanmaların kurbanı olmayacak biçimde eğitmek yani, olan bitenin gerçeği ile bunların algılanışından doğan farkı kavrayacak bir bakış kazandırmak olmalı. Bu da, gerçeğin nasıl farklı anlamlarla yorumlanacağını ve bunu yaratan etkenleri kavratıcı bir eğitimle mümkün.

Genel olarak olan bitenin algılanması, ideolojik değerlendirmeler kadar kişilerin bilgi ve zihinsel gelişme düzeyine göre de farklılaşır. Çoğunlukla kişiler arası çatışmalara bu anlamlandırma farkı neden olur. Olan bitene aynı anlamı yükleyenlerin çatışması da, düşünce biçimlerindeki kişisel farka dayanır ki, bu da, tarafların tek yanlı veya karşılıklı olarak birbirlerinin dediklerini kavramamalarından oluşmakta, fikirsel değerlendirmemenin yerini çoğunlukla önyargılı ve duygusal değerlendirmelerin almasından doğan yanılsamalara yol açar.

Olan bitene aynı anlamı yükleyenler arasındaki çatışma ile farklı anlamı yükleyenler arasındaki çatışmalarda ise doğal ve eğitimsel yönden farklı zihinsel kodlanmaların belirleyici olmasını hesaba katmak ise başlı başına bir eğitimdir. Bu da çocukların anlama alt yapılarının bu gerçeğe göre inşa edilmesini sağlamakla olacaktır.

Çocuklara, akla kara mantığı yerine grileri hesaba katabilmeyi öğretmek, gerçeği doğru kavrayabilmelerine zemin hazırlayacak önemli bir eğitimsel evredir. Yoksa herkes kendi kodlanması kadar gerçeği kavrayacak, örnekte görüldüğü gibi gerçeği yansıtmayan yorumlar gerçeğin yerine konulacaktır.

Kaynak gösterimi:  www.0-18.org