ULUSAL İLETİŞİM AĞI

6 Kasım 2012 Salı

Olgunun Gerçeği ile Algının Gerçeği


“Başbakanlık’a göre Kemalizm: -Çocuk okula mutlu girer, asık surat çıkar-
FIRAT KOZOK ANKARA –
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı, Facebook sayfasında skandal bir çizgi video paylaştı.

Kemalizm gerçeği - başlıklı videoya göre okula güle oynaya giren bir grup çocuk, okulun arka kapısından fabrikalardaki yürüyen bantlar üzerinde tek tip ve asık suratlı olarak çıkıyor. Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı’nın 13 bin 402 kişi tarafından izlenen resmi Facebook fan sayfasında, paylaşılan videoda, kızlı erkekli bir grup çocuk neşe içinde okula geliyor. Bir süre sonra okulun arka kapısında fabrikalardaki bant gibi bir mekanizma üzerinde çocuklar çıkmaya başlıyor. Çocukların giriştekinin tam tersi mutsuz, asık suratlı ve tek tip haline geldikleri görülüyor. Kurum, tepkiler üzerine videoyu daha sonra yayından kaldırdı. (Cumhuriyet 01.11.2012)”

Toplumların resmi eğitim sistemlerini düzene uygun kafalar yetiştirici fabrikalara benzetilmesi genel geçer bir benzetme olarak pek çok ülke eğitimi için kullanılır. Bunu belli bir sistemi eleştirmek için kullanmak doğruyu yansıtmadığı için bu benzetmenin çatışmalı algılar doğrultusunda kullanıldığı ortada.

Eğitim kavramı için pek çok toplumda geçerli olan bir anlamlandırmanın, zihinsel alt yapıları çatışan tarafların birbirine silah olarak kullanılması farklı bir gerçekliği yansıtıyor.

Olgunun gerçeği ile algının gerçeği arasındaki farkın kavranması ise yine eğitimle sağlanabilir.

Eğitimde asıl amaç, çocukları bilgilerle donatıp, güdümlemek değil, gerçeği yansıtmayan kodlanmaların kurbanı olmayacak biçimde eğitmek yani, olan bitenin gerçeği ile bunların algılanışından doğan farkı kavrayacak bir bakış kazandırmak olmalı. Bu da, gerçeğin nasıl farklı anlamlarla yorumlanacağını ve bunu yaratan etkenleri kavratıcı bir eğitimle mümkün.

Genel olarak olan bitenin algılanması, ideolojik değerlendirmeler kadar kişilerin bilgi ve zihinsel gelişme düzeyine göre de farklılaşır. Çoğunlukla kişiler arası çatışmalara bu anlamlandırma farkı neden olur. Olan bitene aynı anlamı yükleyenlerin çatışması da, düşünce biçimlerindeki kişisel farka dayanır ki, bu da, tarafların tek yanlı veya karşılıklı olarak birbirlerinin dediklerini kavramamalarından oluşmakta, fikirsel değerlendirmemenin yerini çoğunlukla önyargılı ve duygusal değerlendirmelerin almasından doğan yanılsamalara yol açar.

Olan bitene aynı anlamı yükleyenler arasındaki çatışma ile farklı anlamı yükleyenler arasındaki çatışmalarda ise doğal ve eğitimsel yönden farklı zihinsel kodlanmaların belirleyici olmasını hesaba katmak ise başlı başına bir eğitimdir. Bu da çocukların anlama alt yapılarının bu gerçeğe göre inşa edilmesini sağlamakla olacaktır.

Çocuklara, akla kara mantığı yerine grileri hesaba katabilmeyi öğretmek, gerçeği doğru kavrayabilmelerine zemin hazırlayacak önemli bir eğitimsel evredir. Yoksa herkes kendi kodlanması kadar gerçeği kavrayacak, örnekte görüldüğü gibi gerçeği yansıtmayan yorumlar gerçeğin yerine konulacaktır.

Kaynak gösterimi:  www.0-18.org

Hiç yorum yok: