Ben ne diyorum o ne anlıyor diye de açıklanabilen bu deyiş, insanların birbiriyle konuşurken ortaya çıkan algılama farkını tanımlıyor.
Tarafların birbirini anlamadan, anlamaya çalıştığında ortaya çıkan sonucu, bundan daha iyi anlatan başka bir deyiş var mı bilmiyorum.
Kişiler arasında konuşma ve tartışmaların amaç ve anlamlandırma yönünden birbirine denk düşmemesi farklı sonuçlar üretiyor. Bu durum genelinde tarafların kültürel farklılık ve donanımından kaynaklansa da üzerinde tartışılan konunun, farklı amaç ve değerlendirmelerle tanımlanmasına da bağlı olabiliyor.
Ayrı zihinsel kodlanmalarla oluşan farklı dünya görüşünden kaynaklanan bu algılama uçurumu, çoğunlukla taraflar arasında kırgınlık veya uzaklaşmayla sonuçlanıyor. İnsanlar, birbirlerinin söylediklerini doğru anlamadıklarını genellikle sonra fark ediyor veya hiç etmeyebiliyorlar. Anında fark edenler ise çoğu zaman yeniden anlaşma çabasına giriyorlar.
Özür dileme kültürünün eziklik değil doğru anlaşılma çabası olarak doğru gelişmesi de buna bağlı.
Çocuklarla iletişim kurarken bu farklı anlamlandırmayı hesaba katan büyükler, onları anlama ve kendilerini anlatmada başarılı oluyorlar. Onun için bu örnek çocuklarla iletişim açısından uygun olmasa da çocuklara örnek olma açısından önemli.
Eğer çocuk, insani ilişkilerde söylenenler üzerinden anlamsal onaylaşma çabası gösterilen bir sosyal çevreye sahipse, yani aile içi, okul ve toplum üzerinden modellenen bu tavırlara tanık oluyorsa, onun karşısındakini doğru anlama çabası da olumlu yönde gelişiyor.
Böyle çocuklar yetiştirmek mümkün mü?
Kaynak gösterimi: Özkan, S., www.0-18.org, Düşününce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder