Eğitim anlayışının temel taşı her yönden iyi yetiştirilmiş insan olduğundan, eğitimin temel insan ve çocuk haklarını gözetir nitelikte olması toplum için yaşamsal önemdedir.
Eğitim Reformu Girişimi’nin 8 Haziran Radikal Gazetesi’nde, “Eğitimde hak, özgürlük ve saygı” başlıklı yazısında, Siyasi Partilerin seçim beyannameleri üzerinden eğitime ilişkin hazırlıklarını inceleyip hiçbir partinin bu konuda yeterli olmadığının üstünde duruluyor.
Anadil ve din eğitimi gibi iki temel konuda özellikle çocuk ve insan hakları açısından temel bir çalışmanın gerçekleştirilmediği ve “Din eğitimi ve Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri yalnızca öğrenci ve öğretmenleri değil tüm yurttaşları yakından ilgilendiren konular. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmeleri incelendiğinde devlet okullarında bir dinin benimsetilmesine yönelik zorunlu bir dersin bulunamayacağı ve bulunduğu takdirde ayrımcılık yaratmayan bir muafiyet mekanizmasının bulunmasının şart olduğu ve çocuk hakları çerçevesinde anne-babalara tanınan hakların sınırsız olmadığı ortaya çıkıyor” saptamasıyla çok önemli bir noktayı işaretliyor.
Yeni Anayasa yapılırken siyasal partilerin eğitimin amaçlarının Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesiyle uyumlu biçimde ele alınması öneriliyor.
Din konusunda, çocukların istismarına dayanan bir takım eğitim amaçlı girişimlerde, bu noktanın temel alınması kadar doğru anlaşılması da önemli. Zira çocuklara dini benimsetmeye yönelik pek çok dinsel zorlama, insan hakları ve çocuk hakları ile çelişik biçimde yorumlanıp uygulanmaya kalkılıyor.
Oysa bu konu, demokrat ve eğitimli insan yetiştirilmesi yönünde geliştirilecek anlayış ve uygulamalarının temel dikkat alanına girecek önemde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder