Devlet
dışı katılımlarla toplumsal sorunların çözümüne katkı sağlayan Sivil Toplum
Kurumları ve gönüllü katılımcılar yaptıkları çalışmalarla pek çok yol
alındığını düşünürler.
Onlar
için en büyük tatmin, sosyal sorumluluk alanındaki çalışmalarla sağlanan
ilerlemeleri veya gelişmeye dair işaretleri görmektir.
Gerçekten
de Sivil Toplum Kurumlarıyla, sosyal sorumluluk bilinci, bilgi ve dayanışma
üzerinden kurulan ortak akıl, ortak emek ve çalışmalarla sorunların çözümüne
büyük katkı sağlanır.
Bununla
birlikte bazen devlet yönetimindeki sorumluların bir sözü, bir tavrı,
yapılanların boşa gittiği duygusu yaratabilir. Ama yapılanların henüz
yetmeyeceği bilinerek bakınca böyle olumsuzlukların zaman içinde
giderilebileceği umudu artar.
Çünkü
uzun ve ince bir yol olan bu çalışmaların kat ettiği mesafenin, niteliksel ve
niceliksel ölçümü pek net olmadığından hemen tatmin edici bir sonuç alınması da
mümkün olmaz.
Toplumsal
sorumluluğun önemli iç motivasyonu, yapılanlarla sağlanan artılara bağlıdır.
Bunu bilerek çalışmak, yapılanların yararını daha iyi algılatır.
Çocuk
hakları konusu sivil toplum çalışmalarının dikkat alanına girmesiyle pek çok
sorunu da ala almak mümkün olmuştur.
Çocuk
Hakları açısından Çocuk İstismarı, toplumda çocuğun yüksek yararı konusunda
bilinç yükselmesiyle önlenebilen bir hak ihlalidir.
Çok
çeşitli yanları buklunan İstismar kavramı aslında çocuğun bir birey olarak
varlığından doğan haklarının göz ardı edilerek çocuğun kullanılması ve ruhsal
ve bedenen yıpratılması anlamını içerir.
İhmal
ve istismar birbirini oluşturan durumlar olarak çeşitli biçimlerde
birbirlerinden doğarlar.
Burada
ana hedef çocuğun çeşitli yönlerden istismara uğradığının çevresi ve de
kendisince kavranabilmesidir.
Her
şeyden önce de devletin tüm çocuk hakları gibi bu konudan doğan hak ihlalini de
önleyici bilince sahip olması gerekir.
Bir
ilin yöneticisi Çocuk istismarı sempozyumunda anne/babalara istismarı önleyici
bir tutum gibi "çocuğunu yani kızını dövmeyen dizini döver"
diyebiliyorsa, burada içselleştirilmemiş bir kavram ve uygulama var demektir.
Çocuk
Hakları Sözleşmesi, toplumda çocuk hakları bilincinin yükseltilmesinin
sağlanmasıyla işlevselleşir. Gerekli bilincin içselleştirilmesi de büyük çapta
sivil toplum çalışmalarıyla gerçekleşir.
Yani
devletin bu konuda ki bilincinin yükselmesi de yine sivil toplum çabasıyla
gerçekleştirilebilir.
Uluslararası
bir kabul olan ve Birleşmiş Milletlerin 20 Kasım 1989’da kabul edilen bu
sözleşme daha sonra ulusal ve uluslar arası sivil toplum çalışmalarının
merkezine oturan sosyal sorumluluk girişimlerinin dayanağı haline gelmiştir.
İnsan
hakları anlamında da çocuk haklarıyla başlayıp demokrasi hakkıyla
sürdürülebilen bir toplumsal bilinci yükseltme gerekliliği yılda bir bu günü
etkinliklerle kutlamakla sağlanamaz.
Kaynak gösterimi: www.0-18.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder