ULUSAL İLETİŞİM AĞI

19 Kasım 2011 Cumartesi

Çocuk Hakkı Adına Çocuk Dövmek!


Devlet dışı katılımlarla toplumsal sorunların çözümüne katkı sağlayan Sivil Toplum Kurumları ve gönüllü katılımcılar yaptıkları çalışmalarla pek çok yol alındığını düşünürler.

Onlar için en büyük tatmin, sosyal sorumluluk alanındaki çalışmalarla sağlanan ilerlemeleri veya gelişmeye dair işaretleri görmektir.

Gerçekten de Sivil Toplum Kurumlarıyla, sosyal sorumluluk bilinci, bilgi ve dayanışma üzerinden kurulan ortak akıl, ortak emek ve çalışmalarla sorunların çözümüne büyük katkı sağlanır.

Bununla birlikte bazen devlet yönetimindeki sorumluların bir sözü, bir tavrı, yapılanların boşa gittiği duygusu yaratabilir. Ama yapılanların henüz yetmeyeceği bilinerek bakınca böyle olumsuzlukların zaman içinde giderilebileceği umudu artar.

Çünkü uzun ve ince bir yol olan bu çalışmaların kat ettiği mesafenin, niteliksel ve niceliksel ölçümü pek net olmadığından hemen tatmin edici bir sonuç alınması da mümkün olmaz.
 
Toplumsal sorumluluğun önemli iç motivasyonu, yapılanlarla sağlanan artılara bağlıdır. Bunu bilerek çalışmak, yapılanların yararını daha iyi algılatır.

Çocuk hakları konusu sivil toplum çalışmalarının dikkat alanına girmesiyle pek çok sorunu da ala almak mümkün olmuştur.

Çocuk Hakları açısından Çocuk İstismarı, toplumda çocuğun yüksek yararı konusunda bilinç yükselmesiyle önlenebilen bir hak ihlalidir.

Çok çeşitli yanları buklunan İstismar kavramı aslında çocuğun bir birey olarak varlığından doğan haklarının göz ardı edilerek çocuğun kullanılması ve ruhsal ve bedenen yıpratılması anlamını içerir.

İhmal ve istismar birbirini oluşturan durumlar olarak çeşitli biçimlerde birbirlerinden doğarlar.

Burada ana hedef çocuğun çeşitli yönlerden istismara uğradığının çevresi ve de kendisince kavranabilmesidir.

Her şeyden önce de devletin tüm çocuk hakları gibi bu konudan doğan hak ihlalini de önleyici bilince sahip olması gerekir.

Bir ilin yöneticisi Çocuk istismarı sempozyumunda anne/babalara istismarı önleyici bir tutum gibi "çocuğunu yani kızını dövmeyen dizini döver" diyebiliyorsa, burada içselleştirilmemiş bir kavram ve uygulama var demektir.

Çocuk Hakları Sözleşmesi, toplumda çocuk hakları bilincinin yükseltilmesinin sağlanmasıyla işlevselleşir. Gerekli bilincin içselleştirilmesi de büyük çapta sivil toplum çalışmalarıyla gerçekleşir.

Yani devletin bu konuda ki bilincinin yükselmesi de yine sivil toplum çabasıyla gerçekleştirilebilir.

Uluslararası bir kabul olan ve Birleşmiş Milletlerin 20 Kasım 1989’da kabul edilen bu sözleşme daha sonra ulusal ve uluslar arası sivil toplum çalışmalarının merkezine oturan sosyal sorumluluk girişimlerinin dayanağı haline gelmiştir.

İnsan hakları anlamında da çocuk haklarıyla başlayıp demokrasi hakkıyla sürdürülebilen bir toplumsal bilinci yükseltme gerekliliği yılda bir bu günü etkinliklerle kutlamakla sağlanamaz.

Her ilgili alanda her zaman sürdürülen bir bilinç mücadelesiyle içselleştirilip benimsenir ve benimsetilirse çocuklara hakları sağlanmış olur. Yoksa, atasözleri patentli davranış modelleriyle, dayakla çocuk adam etmeyi görev sayan daha çok yetişkin çıkar.


Kaynak gösterimi:  www.0-18.org

Hiç yorum yok: