Aile
kavgaları, dövüşme, şiddet ve öldürme sahneleri bol TV dizilerinde, küçük
çocukların rol alması ve tehlikeli sahnelerde oynatılması nasıl olmalı sorusu,
tartışma yaratan ve yaratması gereken bir konu.
Son
zamanların aile sorunları, kadına şiddet ve türlü tehlikeli sahneleriyle yüksek
izlenme oranına sahip bir TV dizisinin başrol oyuncusuna bir programda, TV
magazin eleştirmeni, "Ben olsam böyle bir
filmde
çocuğumu oynatmam mesela sizin dizideki ünlü çocuk oyuncunun yer aldığı
sahnelerden etkilenmiyor mu?" diye soruyordu.
Aktör,
çocuğun, rol aldığı bölümlerde psikologlarca takip edildiğini, ona bu
sahnelerin birer oyun olduğu söylenerek oyalandığını, onu ve diğer küçükleri,
psikologların kucağından alıp rolünü yaptıktan sonra yine onların kucağına
vererek çalışmayı sürdürdüklerini söyledikten sonra,"Geçen yıl zorlandık
ama bu yıl daha rahat çalışıyoruz. O tür sahneleri, çocukları böyle oyalayıp
kandırarak çekiyoruz, çocuk işte, inanıyor" diye cevaplıyordu.
Daha
önce de aynı çocuk için dizinin senarist veya yapımcılarının aynı tezi
savunarak olumsuz etkilenmesini önlediklerini sağladıklarına inanan aynı
ifadeleri duyduğum için bu kanının ne kadar içselleştirilmiş hale geldiğini bir
kez daha görmek şaşırtıcı olmadı.
İşin
şaşırtıcı yanı psikologların fonksiyonlarının böyle algılanması ve bu yolla
olumsuz etkileşimin önleneceğine bu kadar kesin bir çözüm gözüyle bakılması.
Çocuğun
ruh durumunu önce bozup sonra düzeltildiğine inanarak gereğini yaptıklarından
emin olan bu anlayışın doğrultusunda daha nelerin mazur görülebileceğini
düşünmeden edemiyor insan.
Mesela
gerçek hissi versin diye çocukların bir yerden atlarken ayağı kırılmasında
sakınca görmemek ve ortopedist kontrolunda ayağı kırılmasından sakınılmayan
çocukların daha sonra tedavi edilmesinde de bir sakınca görmeyebiliyorlar mı?
Yine
çoğunlukla yeni doğan veya kundak çocuklarının efekt dışı ağladığının
sağlandığı sahnelerin de bir sakınca yaratmayacağı mı kabul ediliyor?
Her
olayı çocuğa yaşatıp sonra etkileşimlerin zihinlerinden silinebiliniyorsa, tüm
hatalı tutumları uygulayıp daha sonra silerek çocuk eğitim ve yetişme sorumluluğunu
yerine getirmek de çok kolaylaşıyor olabilir.
İşin
esas şaşırtıcı yanı bu rollere çocuklarını koşturarak götüren anne babaların bu
açıdan bir sakınca görmeyen bilinçsizliği ki burada varılan son noktayı
eleştirmenin söz konusu küçüğün anne babasının
çocuğun
adına bir cast ajansı kurduklarına dair söyledikleriydi.
Anne
baba bu işi profesyonelleştirmeye yönelerek yaptıklarından ne kadar memnun
olduklarını böylece gösteriyorlardı.
Ortada,
yetenek adına tehlikeli etkileşimlere maruz kalan ve karşılığı anne babaya
şöhret ve para olarak dönen bir yatırım metaı haline gelmiş küçük bir çocuk ve
çocuklar varken film yapımcılarının böyle davranmasına şaşırmak
anlamsızlaşıyor.
Psikologluğu,
göz göre göre yanlış kayıtlar oluşturulması ve silinmesi olarak algılayan bu
yetişkin zihniyetinin "çocuk hakları" ndan haberdar olup olmadıkları
sorgulanmalı.
Tehlikeli
rollerde dublör kullanmayı red eden oyuncularla nasıl anlaşmalar yapılıyor
bilmiyorum ama böyle durumlarda velilere önce çocuk hakları sözleşmesi
okutulmalı ve sonra oluşacaklardan sorumlu
olduklarını
belgeleyen birer kağıt imzalatılması sorunu ortadan kaldırmasa da bu konuda
daha güvenli ölçütlerin benimsenmesi sağlanmalı.
Sigortalar
genellikle maddi zarar ve can güvenliği konularını kapsadığından çocukların ruh
güvenliği için özel sigortalar varsa, bu tarz işletilmesinin bu tür yanlışları
nereye taşıyacağı üzerinde düşünülüyor mu?
Burada
ilk önce böyle yaklaşımları benimseyen ebeveynlerin bu konuda ne düşündüklerini
öğrenmek gerekiyor. Genellikle alan ve satanın memnun olduğu durumlarda araya
kimse sokulmaz ama çocukların her tür güvenliğinden tüm yetişkinlerin sorumlu
olması bu noktalarda söz söyleme hakkını doğurduğundan hepimize söz düştüğü
için ben mümkünse psikologlar önce anne babayı ele almalılar diyorum.
Kaynak gösterimi: www.0-18.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder