Trafik
kazalarına yol açan en önemli etkenin, hatalı sollama olduğu herkesce kabul
edilmiş bir gerçektir. Toplumsal yaşamda eğitim kazaları diyebileceğimiz hatalı
sosyalleşmeden ise gerçekte kimin suçlu olduğu pek tartışılmıyor.
Hatalı
sosyalleşme ifadesinin, N.Ç davasında çocuğun rızasıyla ırzına geçilmiştir
biçiminde özetlenen üst yargı kararına benzer bir karar nedeniyle
kullanıldığını ve "rıza" sözünün "doğru" anlaşılması için
bu ifadenin kullanıldığını gördük.
Kaş
yaparken göz çıkarmaya benzeyen bu açıklama da, doğru anlaşılmayı önleyen ifade
yetersizliğinin sürdüğü görülüyor.
Hatalı
sollama sözüyle çağrışım yapan bu kullanım aslında çok ters sonuçlar yaratacak bir
ifade.
Trafikte
tüm uyarılara karşın hatalı sollamayla oluşan kazalarda sorumlu olan sürücüdür.
Sollama onun hatasıdır.
Hatalı
sosyalleşme yani çocukların ihmal ve istismarından doğan ve de çocuğun kendi
sorumluluğunun söz konusu olmadığı alanlarda oluşan hatalı sosyalleşmeden çocuk
sorumlu tutulabilir mi?
Tabii
ki hayır.
Peki,
kim sorumlu ve ceza kime kesilecek?
Korkum
bu ifadenin doğru algılanıp algılanmayacağında. Zira hatalı sosyalleşme iyi
açıklanamazsa, fatura yine çocuğa çıkartılabilir. Daha doğrusu kendi isteğiyle
çocuğun ırzına geçilmiştir cinsinden yorumlarla suçluların korunmasına yönelik
bir algının kabulu söz konusu olabilir.
Hiç
tartışılmayacak bir durum ise sosyalleşmede bir hata varsa, bundan bilinci
gelişmemiş tüm toplumun suçlu sayılacağıdır.
Kaynak gösterimi: www.0-18.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder