ULUSAL İLETİŞİM AĞI

27 Kasım 2010 Cumartesi

Demokratik Pul !

Artık internet üzerinden satışı yapılan koleksiyon pullarının kitapevlerinde satıldığı dönemlerdeydik.

Sıkıyönetim dönemlerinin neredeyse kitap okumayı suç saydığı günlerden yeni çıkmıştık.

Gençler olarak çoğumuz için eğitimimiz sırasında oluşan siyasi kısıtlamaların yön verdiği yaşamlarımızda kitap evi açmak fikri ideal haline gelmişti.

İnsanlara kitap okuma olanağını sağlamak amacıyla lüks bir semtin en işlek caddesinde açtığımız kitapçı dükkanında, gelen geçenlerin dışında, eğitim düzeyi yüksek görünen semt sakinlerinin de sandığımız gibi kitap okumaya meraklı olmadıklarını hayretle görmüştük.

Dönemin ünlü aşk romanları dışında entelektüel yönden katkı sağlayacak kitapların çok az satılması bu işin ancak kırtasiye ve oyuncak takviyesiyle sürdürülebileceğini gösterse de gençlere okuyabilecekleri eserleri sunmayı ve işe buradan başlamayı görev bilen bir idealizmle işimizi sürdürüyorduk.

Yanıbaşımızdaki ilkokul ve kolej öğrencilerinin bazılarınca talep edilen koleksiyon pulları da kitabevine yakışan bir tavır olarak satış listemizde bulunuyordu.

Harçlıklarını bu işe yatıran bazı öğrencilerin dışında kimi yetişkinler için de koleksiyon pulları çocuklara yönelik iyi bir hediye olarak tercih ediliyordu.

İsteyenlere sunulan kapsamlı pul albümlerinde çeşitli ülke pulları yer alıyordu, öğrenciler bunları alıp pul koleksiyonu yapıyor ve bu konuda birbirleriyle yarışıyorlardı.

Dükkanda bulunduğum bir gün, kapıdan girdiği andan başlayarak tam da neye gösterdiği belli olmayan saygılı tavırlarıyla dikkat çeken bir adam, kızına pul almak istediğini çekinerek alçak sesle tezgahtara söyledi.

“Ona sürpriz yapmak istiyorum, ben seçeceğim ama bu konuda hiçbir bilgim yok.” deyince kendisine yardımcı olabileceğimi söyledim.

Albümün yapraklarını çevirirken dikkatini çeken bazı pulları “Şunlar ne pulları?” diye soruyor, ben de, hangi ülkenin olduğunu söylüyordum.

Hiçbirini seçemiyor olması bu konuda bir kıstası olmamasından çok, pul biriktirmenin çocuğu üzerindeki etkilerine dair taşıdığı şüpheyle ilgiliydi. Yanlış bir şey yapmak istemiyordu.

Şunlar kimin pulları diye sorduğu serinin Arap Pulları olduğunu söylediğimde küçümseyicilik taşıyan bir ifade ile, “Ay Araplar pul yapacak kadar oldular mı?”diye sormaktan kendini alamadı.

“Oldular.” demem üzerine, sayfaları çevirmeye devam etti.

“Ya şunlar hangi ülkenin acaba?” diye sorduğunun Sovyetler Birliği pulu olduğunu söylediğimde, “Aman kalsın. Ne olur ne olmaz" anlarsınız ya gibilerden bir tavır takınınca, yüzüne baktım.

“Komünistliği çocukların aklına sokmamak lazım.” diyerek dayanışacağımızdan emin bakışlarla sürdürdü konuşmasını.

Albümün ortalarını çoktan geçmiştik ki, işte buldum der gibi “Peki ya bunlar hangi ülkenin?” diye merakla sordu.
Emin olması için pulun kenarında yazan “Deutsche Demokratische Republik” yazısını okuyup, “Demokratik Alman Cumhuriyeti” diye kendisine çevirince, “Demokratik mi?” diye bilmiş bir eda ile sordu.

Ben de: okuduğumu soruyor diye evet anlamında başımı sallayınca tamam bunları alıyorum diye kesin kararını verdi.

Kızını zararlı şeylerden korumak ve eğitmek adına yaptıklarından memnun, aceleyle pulları alıp giderken, şaşkınlık içinde ardından bakarak yağmurdan kaçarken doluya tutulmak buna denir diye düşünüyordum.

Malum Berlin duvarı ve Sovyet rejimi yıkılmadan önce Almanya, Doğu ve Batı olmak üzere biri Komünist, biri Demokrat iki farklı rejimle yönetildiği o dönemde her olumsuzlukda ve de her taşın altında bir komünist aranırdı.

Komünist sözünün demokrat sözüyle kullanımı böyle ters algılamalara yol açıyor, komünist ülkelerin kendilerine demokratik demesini anlayamayanların başına da, böyle terslikler gelebiliyordu.

Bu nedenle pulların üstünden komünistlik bulaşacağını düşünen böyle sevimli babalar için de ne yazık ki yapılacak bir şey yoktu.

Kaynak gösterimi: Özkan, S., www.0-18.org, Düşününce

Hiç yorum yok: