ULUSAL İLETİŞİM AĞI

19 Şubat 2012 Pazar

Kim Bilerek Milyoner Olmak İstiyor?


Bu yarışma programının adı kim bilerek milyoner olmak ister olmalı. Katılanlardan bilgi yoluyla milyoner olanı henüz göremedik. 125 bin TL’den öteye gidenin bile yok sayılacak kadar olması pek çok şeyin yanında bilerek milyoner olmanın da bilgiden çok şans olmasına bağlanıyor.

Herkes her şeyi bilemez. Çok bilen çok yanılır.

Bu nedenle bilenlere hep bildiği sorular gelmiş olması da başlı başına şans olarak yorumlanabilir.

Burada, 125 bin TL'lik ödüle ulaştıran şansın hiçbir yarışmacıyı neden milyonerliğe ulaştırmadığı üzerinde düşünmek gerek.

Yarışmada ansiklopedik bilgilerin yanı sıra akıl yürütme sorularına da yer verilmesi bilmenin yanı sıra düşünebilme gelişkinliğinin öneminin bilinmesi de güzel.

Fakat yarışmacıların doğru cevabını bilmedikleri ansiklopedik bilgiyi, akıl yürütme üzerinden sağlamaya çalışırken gösterdikleri davranış biçimleri de bilgiyle kurulan ilişki türlerini gözler ününe çıkarıyor.

Bazılarınca bu aşamada kader kısmet veya içine doğma türü yorumlarla cevaplama girişimleri bilgi üzerinden kumar oynamaya döndürülünce, kazanılan, bilmek yerine atıp tutturma piyangosuna benziyor. Ama hepsinde başarı göstergesi kazanılan paranın miktarıyla değerlendiriliyor.

Bilgi ve düşünce açısından bir yere gelmiş oldukları ve akıl yürütme açısından daha ileri oldukları kabul edilen akademik kariyerli katılımcıların nedense hep akıl yürütme sorularında elenmeleri dikkat çekerken, eğitim sistemimize ait değişmez ipuçlarını da ele veriyor gibi.

Bu yarışmacıların diğerlerinin pek çoğundan en önemli farkı, neyi bilmediklerini göreceli olarak daha iyi biliyor olmaları. Bu da bilgi bilinci açısından çok önemli, BİLEREK.

Bilgi soruları üzerinden elenmelerinin titrleri açısından daha çok endişe taşımaları gibi etkenlerin etkisi yok sayılmasa da neden daha çok düşünceye dayalı sorularda takılıyor olmaları ezberci eğitim anlayışının akademik kariyerli beyinlerde bıraktığı izler diye yorumlanabilir.

Bu yarışmayı izleyerek büyüdüklerini söyleyen genç katılımcıların genellikle daha deneyimli ve başarılı olmaları yine dikkat çeken ayrı bir nokta.

Yarışma sosyalleşmesinde, bilmeyenlerin üzülmeleri kadar pervasızlık takınmalarına da rastlanan bu yarışmada insanların bilgiyle iletişimi ve, çocuk ve gençlerin bu iletişimle etkileşimleri ve yarışmanın son iki soruyu görme aşamasına ulaşamayışını kader olarak algılatan yaklaşım.

Tabii ki yarışma şartlarının bireyler üzerindeki olumsuz etkileri veya şansızlıklar hesaba katılarak bakıldığında bu tür talihsizliklere pek çok gerekçe gösterilebilir. Yarışmanın kolay olmadığı da.

Yine de bilgiye sahip olmanın eskiye göre daha kıymetli olduğunu ama düşünme yeteneğindeki tutukluğu göstermesi açısından önemli bir veri oluyor.

Kaynak gösterimi:  www.0-18.org

Hiç yorum yok: