ULUSAL İLETİŞİM AĞI

5 Şubat 2012 Pazar

İnanma İhtiyacı Zorla Giderilmez


Dinler insanların inanma ihtiyacından doğmuş. İnsanlığın gelişimi, din kavramının da doğa güçlerine tapmadan başlayıp, çok tanrılılıktan tek tanrılı dinlere geçmesine parelel bir seyir izleyerek kendi gelişimine göre biçimlenen dinleri oluşturmuştur.

İnanma ihtiyacı, bugüne kadar mevcut dinlerle sınırlı olmayıp günümüzde mikro inançlar üzerinden de biçimlenerek karşılanmaktadır.

İnancın toplumsal yanı ne olursa olsun bireysel yanı baskı olsun olmasın kişinin serbest iradesine bağlı olarak şekillenir.

Bu nedenledir ki aynı dine inananlar kendi içlerinde çeşitli yorumlarla farklı gruplara bölünürken dinlere inanmayıp tanrıya inananlar, tanrının varlığını yok saymaya inananlar ve bu konunun bilinemezliğine inananlar hep aynı inanma ihtiyacının ürünü olarak var olmuşlar ve olacaklardır.

Gerçeğin kendisi, bu görünür aidiyetlere karşın inancın iç yüzünün kişinin kendi bilincinde, kişiye ait bir olgu olmasıdır.

İnsanlığın inanç ihtiyacının bu kadar çeşitlilik üzerinden biçimlenmesi, kişilerin bu konudaki seçme özgürlüğünün doğal sonucunu yansıtır.

Bu konuda yapılan baskılar inanma olgusunun gerçek anlamını algılamamaktan doğmuş ve çeşitli zorlamalarla şekillenmiş yorumlardan ileri gelmektedir.

Bugün gelişmiş toplum modelinin temeli de, kimsenin kimseye şuna veya buna şöyle veya böyle inanacaksın veya inanmayacaksın baskısı yapmaması ve kimsenin inanma veya inanmama özgürlüğüne müdahale etmemesi esasına dayanır.

Bu konuda insanlara birbirlerinin sınırını zorlamadan kendi farklılıklarıyla bir arada yaşama olanağını sağlama görevi de devlete düşer ki buna özetle laiklik deniyor. Bu da gerçek demokrasi düzeniyle sağlanabiliyor.

Bu durum analizi doğrultusunda hangi inanç kültürünün doğal ortamına doğarlar ve orada yetişirlerse yetişsinler çocukların, inanma konusunda kendi seçimlerini yapmaktan öte bir sunum ve zorlamaya uğratılmamasının iyi anlaşılması çocuk istismarının en önemli konularından birisidir.

İnanç özgürlüğü bireyin neye veya nasıl inanacağına veya inanmayacağına karar verebilme şartını oluşturmakla sağlanır.

Zorla biçimlendirilmiş dindar nesiller değil inanç özgürlüğüne sahip nesiller yetişmesi gereklidir.

Demokrasi ve laiklik bu durumun yaşama geçirilme biçimi açısından turnusol kağıdı işlevi görür ve gereklidir.

Bu durumu dinsizlik diye düşündürtmek gerçeğe aykırıdır.

Kaynak gösterimi:  www.0-18.org

Hiç yorum yok: