ULUSAL İLETİŞİM AĞI

15 Şubat 2012 Çarşamba

Kitabına Uydurma Kültürü


Toplumumuzun en belirgin ortalama davranışı kurallara uymamaktır. Yani olan bitenin kitaba uymasından çok, kitabına uydurulması esas alınır.

Ortak yaşamın işlemesini sağlamak için oluşturulan kurallara uyma sorumluluğunun yerine, kurallara uymama refleksi geçerlidir. Çevreden bu davranış kültürüyle doğal olarak kodlanan çocuklar, bunu bir toplumsal görgü olarak yeni gelenlere aktarır. Böylece birbirini doğuran yanlışlar bütünü üzerinden doğru olana ulaşmak gittikçe zorlaşır.

Bu durum, en çok hukuk alanında söz konusu.

Statü ve yetkisine güvenip kuralları delmeyi marifet sayan nüfuzlular kadar, ülkeyi yönetenlerin de yasaları yok sayması, kendi çıkarına ve yanlış yorumlamasından doğan davranışlarında bu davranışa sıkça rastlanır. Böylece yasaya uygun davranmak yerine, yaptığına uygun yasa çıkarmayı, hukuk sanmak, hukuk sistemi ve toplum işleyişini bozan sonuçlar yaratır.

Mevcut yasaların yanlış olanlarını düzeltmek adına Anayasa’nın bütünlüğünü bozan yeni yasalar veya kararnameler yapmanın çözüm sayılması, mantıken doğru olsun olmasın, yasalara göre davranmayı geçersiz kıldığı için yanlıştır.

Yeni Anayasa yapmanın bu durumu düzelteceğini düşünmek de bu davranış modelleri nedeniyle anlamsızdır.

Uymadıktan sonra yeni Anayasa yapmanın anlamı var mıdır?

Yasalara ve kurallara uymamayı kendi hakkı sananlar toplumunda, çocuklarımızın yetişirken bu alandaki tutarsızlıklardan nasıl etkilendikleri, onların dışa vuran pek çok davranışında görülmektedir.

Çarpıklıklara karşı çıkanı sorgulayan, çıkmayanı ise makbul sayan ortak tutum, sorunun yasa değiştirmekte değil, kafa değiştirmekte olduğunu göstermektedir.

Çocuklarımızın kural bozan değil kurallara uyan vatandaşlar olması için aile çevresinden başlayarak toplumda uydurma refleksinden uzak tavır örnekleriyle etkileşmesi gerekir. Oysa onlar, pekçok yerde yanlışları kitabına uydurmanın maarifet sayıldığını görerek büyüyorlar.


Kaynak gösterimi:  www.0-18.org

Hiç yorum yok: