Çocukları
bu yıl yeni okula başlayacak veliler, sıkıntı ve şaşkınlık içinde. Okulların
açılma ayı olan Eylül’e az kaldı.
66
ayı dolduran çocukların okula başlamasını uygun bulan yeni düzenleme gereği
henüz ilkokula hazır olmayan çocuklar okula başlamak zorunda olunmasının kısa
bir süre sonra yeni bir kaosun yaratacağı belli. Zira bazı yerlerde 66 ayı
dolduran çocukların otomatik olarak kayda geçirildiği görülüyor ki bu veliye
seçme hakkı bırakılmayacağını gösteren bir tavır.
Milli
Eğitim Bakanı tarafından yenilerde yapılan bir açıklamada, tartışması hala
süren okula başlama yaşının uygulamada veliye bir seçme şansı tanıyormuş gibi
sunulmasına karşın velilere koşulan şart bu serbestliği zorlayıcı nitelikte.
Zira
Milli Eğitim Bakanı, eğer veli çocuğuna bu yaşı uygun bulmuyorsa, çocuk nörolog
veya psikiyatrisinden rapor alarak erken başlamama hakkını kullanabilecek diye
açıklıyor.
Çocuğun
genel gelişimi açısından içereceği sakıncaları şimdiden gösteren bu şartın bu
biçimiyle veliye bir seçme özgürlüğü bırakmadığı ortada.
Çocukların
genel gelişim aşamaları okulöncesi eğitimi zorunlu kılarken bunu ülke çapında
henüz gereken oranda gerçekleştiremeyen sorumluların böyle bir genelleme ile
uygulamaya kalkmaları çocuğun ihmal ve istismarına giren yanlar içermektedir.
Tam
tersine özel rapor alarak çocukları bu yaşta okula başlatmak belki olayın,
genel geçerlilik taşımaması yönünden daha anlamlı olabilir. Ama çocuğun yüksek
yararı açısından bakınca her iki duruma da hayır demek gerekir.
Zira
eğer çocuk normalinde okul eğitiminden önce gereken sürede okul öncesi eğitim
kurumuna yollanmış ve bunun üzerinden okula başlayacaksa, farklı sonuç, değilse,
farklı sonuç alınacağı bazı ülke uygulamalarında gözetilen ve erken yaş eğitimi
uzmanlarınca üstünde durulan önemli bir nokta.
Okulöncesi
eğitimin zorunluluğu çocuğun yaşsal gelişiminden çok, anne babanın çalışması
nedeniyle gerekliymiş gibi algılandığı ülkemizde, bu dönem eğitimi ana
sınıflarıyla telefi edilmeye çalışılan ve gereken yüzdeye henüz ulaşamamış bir
uygulamadır.
Çocukların
gelişiminin bu tür raporlanmasıyla doğacak farkın, sonuçta çocuk yararına
sonuçlanmayacak yorumlara açık olduğu ortadadır.
Zeka
testleriyle çocukların ayrıcalıklarını kuru bir yarış haline getiren anne/baba
bilinçsizliği ve imkansızlığına bir de devlet eliyle katılanlar eklenirse,
sonucun çocuğun yararına olmayacağı bellidir.
Hatta
bu raporların ileri eğitim hayatının toplu sınav sistemleriyle ölçülmesinde bir
eksi puan olarak kullanılmaya kalkışılacağını şimdiden söylemek kehanet olmaz.
Gelişimleri
zaten eşitsizlikler üzerinden sağlanan çocuklarımıza böyle kontrolü mümkün
olmayan artı/eksi puan ve başarı ölçütleri yaratmaya kimsenin hakkı yoktur.
Bakanlık
yeni eşitsizlik noktaları yaratmak yerine, bilimsellik ölçülerine uygun yeni
uygulamalarla eğitimsel eşitlik yaratmaya çalışmalıdır.
Kaynak gösterimi: www.0-18.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder