ULUSAL İLETİŞİM AĞI

5 Ağustos 2012 Pazar

ÇOCUKLAR İLERİ Mİ ALINACAK GERİ Mİ?


Çocukları bu yıl yeni okula başlayacak veliler, sıkıntı ve şaşkınlık içinde. Okulların açılma ayı olan Eylül’e az kaldı.

66 ayı dolduran çocukların okula başlamasını uygun bulan yeni düzenleme gereği henüz ilkokula hazır olmayan çocuklar okula başlamak zorunda olunmasının kısa bir süre sonra yeni bir kaosun yaratacağı belli. Zira bazı yerlerde 66 ayı dolduran çocukların otomatik olarak kayda geçirildiği görülüyor ki bu veliye seçme hakkı bırakılmayacağını gösteren bir tavır.

Milli Eğitim Bakanı tarafından yenilerde yapılan bir açıklamada, tartışması hala süren okula başlama yaşının uygulamada veliye bir seçme şansı tanıyormuş gibi sunulmasına karşın velilere koşulan şart bu serbestliği zorlayıcı nitelikte.

Zira Milli Eğitim Bakanı, eğer veli çocuğuna bu yaşı uygun bulmuyorsa, çocuk nörolog veya psikiyatrisinden rapor alarak erken başlamama hakkını kullanabilecek diye açıklıyor.

Çocuğun genel gelişimi açısından içereceği sakıncaları şimdiden gösteren bu şartın bu biçimiyle veliye bir seçme özgürlüğü bırakmadığı ortada.

Çocukların genel gelişim aşamaları okulöncesi eğitimi zorunlu kılarken bunu ülke çapında henüz gereken oranda gerçekleştiremeyen sorumluların böyle bir genelleme ile uygulamaya kalkmaları çocuğun ihmal ve istismarına giren yanlar içermektedir.  

Tam tersine özel rapor alarak çocukları bu yaşta okula başlatmak belki olayın, genel geçerlilik taşımaması yönünden daha anlamlı olabilir. Ama çocuğun yüksek yararı açısından bakınca her iki duruma da hayır demek gerekir.

Zira eğer çocuk normalinde okul eğitiminden önce gereken sürede okul öncesi eğitim kurumuna yollanmış ve bunun üzerinden okula başlayacaksa, farklı sonuç, değilse, farklı sonuç alınacağı bazı ülke uygulamalarında gözetilen ve erken yaş eğitimi uzmanlarınca üstünde durulan önemli bir nokta.

Okulöncesi eğitimin zorunluluğu çocuğun yaşsal gelişiminden çok, anne babanın çalışması nedeniyle gerekliymiş gibi algılandığı ülkemizde, bu dönem eğitimi ana sınıflarıyla telefi edilmeye çalışılan ve gereken yüzdeye henüz ulaşamamış bir uygulamadır.

Çocukların gelişiminin bu tür raporlanmasıyla doğacak farkın, sonuçta çocuk yararına sonuçlanmayacak yorumlara açık olduğu ortadadır.

Zeka testleriyle çocukların ayrıcalıklarını kuru bir yarış haline getiren anne/baba bilinçsizliği ve imkansızlığına bir de devlet eliyle katılanlar eklenirse, sonucun çocuğun yararına olmayacağı bellidir.

Hatta bu raporların ileri eğitim hayatının toplu sınav sistemleriyle ölçülmesinde bir eksi puan olarak kullanılmaya kalkışılacağını şimdiden söylemek kehanet olmaz.

Gelişimleri zaten eşitsizlikler üzerinden sağlanan çocuklarımıza böyle kontrolü mümkün olmayan artı/eksi puan ve başarı ölçütleri yaratmaya kimsenin hakkı yoktur.

Bakanlık yeni eşitsizlik noktaları yaratmak yerine, bilimsellik ölçülerine uygun yeni uygulamalarla eğitimsel eşitlik yaratmaya çalışmalıdır.

Kaynak gösterimi:  www.0-18.org

Hiç yorum yok: