Felaketlerde
tüm kişisel ve kitlesel düşmanlıklar unutulur ve insanlık adına hareket edilir.
Bu nedenle sel veya deprem ve benzeri afetlerde tüm ülkeler birbirlerinin
yardımına koşarak insanlık dayanışmasına girerler.
Benimsenmiş
bir insanlık kültürü olarak da tüm toplumlarda karşılığı olan bir davranış
türüdür bu.
Son
depremde de bunun örneği çabalara tanık olundu.
Çoğu
zaman afet kadar etkili bir yıkım türü olan terör sabotajları da, oluşturduğu
acılarla lanetlenme kategorisinde önemli birleşmeler ve karşı duruşlar
oluşturuyor.
Buradaki
birleşme öç alma birikimiyle günden güne karşılıklı saflaşmalar da yarattığı
için umutsuzluk yaratıyor.
Deprem
öncesi tüm ülkeyi yasa boğan bir terör saldırısında evladını kaybedenlerin
acıları bu öç alma duygusunu kökleştiren feryatlara dönüştü.
Şehit
oğlunu metanetle uğurlayan bir anne, geriye kalan minik torununu "arkadan
bu da yetişiyor" diye havaya kaldırması hafızalara defalarca kazınan
görüntülerden biri oldu.
Bu
duygusal kodlanmaları vatan sevgisini, uğruna ölmek olarak algılayan bu
minikler daha sonra nice genç gibi terörle savaşa hazır hale gelecek olsalar da
bu acılı ortamdan duydukları korku ve kaygıyla
kendilerinden
beklenenleri anlayacak durumda değillerdi.
Bu
görüntülerin düşündürücü pek çok yanı var.
En
önemlisi vakti gelince ölmek üzere vatanına sahip çıkan iyi bir yurttaş
olmaları için çocuklara yapılan bu telkinler, dökülen kanın intikamını alma
duygusunu içerdiği için bir kan davası mantığıyla
benimsenip
düşmanlık kökleşmesine yol açıyor.
Bu
nedenledir ki ölüm olasılığına rağmen gençlerin arkadaşlarınca aynı coşkuyla
havaya atılıp tutularak askere yollanması devam ederken aynı biçimde terör
örgütünün güdümünde dağa çıkan çocukların varlığı devam ediyor.
Bu
fikirsel ve duygusal kodlanmalar çarpışmanın zeminini döşemeye devam edeceği
için bu çarpışmaların sonu gelebilecek mi kaygısı doğal olarak artıyor.
Aynı
intikam duygusu yeni nesilleri böyle karşılıklı düşmanlığa zorlayınca,
birliktelikten yana olabilmenin duygusal temeli iyice ortadan kalkıyor.
Yeni
nesiller için en önemli tehlike, bu karşılıklı saflardan birine ait olarak
yetişmeleri.
Bu
noktanın geniş kitlelerce ayrımında olunması çok önemli.
Aslında
şimdilik bu bölünmenin inşasını sağlayan terör örgütü farkında olmadan
bölünmenin önleyicisi de oluyor. Çünkü taraftarlarda gün geçtikçe mücadelenin
can kaybı olmadan yürütülmesi fikri ağır basmaya başlıyor. Ama Terör örgütü bunun
ayrımında olmadığı veya bunu umursamadığı için silahı bırakmıyor. Çünkü silah
onun varlık nedeni.
Tek
umut verici olan, yeni nesillerin artık dünyalılık aidiyetine eskisinden daha
açık olan toplumsallıkların artması.
Bunda
da sanal dünya iletişimi önemli rol oynuyor.
Zaten
terörle zafer kazanmanın amaca ulaşmada eskisi gibi etkili olmadığı görülmeye
başlandığı için bu tür çatışmalar silahsız savaşlarla sürdürülmeye başlanıyor.
Kaynak gösterimi: www.0-18.org