Pek
çok etkenin yanı sıra insanların algı farklılıklarından kaynaklanan sözlü ve
yazılı iletişim saldırganlıklarının en önemli örneği eş cinayetleri olmaya
başladı. Çoğunlukla kadınların öldürülmesi üzerinden gerçekleşen bu davranış
gittikçe gelenekselleşerek artık anlaşmanın daha zor, hatta imkansız olduğunu
düşündürüyor.
Amaca
kısa ve hızlı yoldan ulaşmayı hedefleyen iletişim biçimi olarak kavga /dövüş,
cinayet türü fiziki saldırganlıklar,
gözü dönmüş insanın vahşi hayvandan daha tehlikeli olacağını ispatlamakla
kalmayıp, önlemenin zorluğunu da gösteriyor.
Özelikle
eş cinayetlerindeki ‘yok etme yaratıcılığı’, insan varlığında gömülü vahşeti
göstermesi açısından dikkat çekiyor.
Devlet
koruması altındayken veya kalabalık içindeyken bile eşleri tarafından öldürülmekten
kurtarılamayan kadınların çokluğu, bugün için olduğu kadar gelecek için de umut
kırıcı ve geçimsiz çiftler için de saatli bomba işareti gibi.
Her
gün tanık olunan eş şiddetine maruz kalan kadın olgusu, toplumun kutsadığı
analık kavramı gibi pek çok değerlendirmeyi de yok ediyor. Gözleri önünde
anneleri veya aile fertlerini öldüren babalar da çocuklar gözünde kutsal
olmaktan çıkıp ürkütücü bir canavara dönüşüyor.
Böyle
cinayetlere tanık olan ve bu ortamda büyüyen çocukların bugünü ve yarını da çok
yönlü bir toplumsak endişe kaynağı.
Sayıları
arttıkça zihinlerde legalleşen bu cinayetlerin yeni yetişenlerde nasıl duygu ve
değerler oluşturacağı, böyle olaylara tanık olan ve hiçbir terapi görmeden
yaşamlarına devam eden bir yığın çocukta insan algı ve sevgisinin nasıl
biçimleneceği ve gelecekte nasıl bir toplum dokusu oluşacağı gerçekten
düşündürücü.
Artan
ve kanıksanan kadın cinayetlerinin sadece çocuklarda değil tüm toplum
kesimlerinde evlilik, aşk, sevgi ve insana dair pek çok olayın farklı değerler
oluşturduğu görülüyor. Bu nedenle kocanın karısını öldürmesi veya evlenen
kadının kocası tarafından öldürüleceği sanki normalmiş gibi görülebiliyor.
Bu
durumun bedeli, kadına daha çok susmak olarak mı dönecek, yoksa hak arayan
kadın zaten ölümü hak etmiş mi sayılacak veya evliliklerin yürüme garantisi
olarak nikahta eşini öldürmeme antlaşmasının yapılmasını mı sağlayacak soruları
kafalara yerleşmeye başlıyor.
Her
cinayet örneğiyle toplumsal algıda biraz daha legalleşen bu oluşumların alt
yapısıyla yanlışların gelenekleştiği bir toplumda bu tür değişimlerin
yadırganıp yadırganmayacağını zaman gösterecek.
Töre
ve namus cinayetlerinin geleneksel dokunulmazlığına evlilik cinayetlerinin
eklenmesiyle cinayet kültürü gelişen toplumumuzda, insanlık algısı zedelenen
çocuklarımızı nasıl koruyacak, yeni nesillerin akıl ve duygularını nasıl inşa
edeceğiz?
Kaynak gösterimi: www.0-18.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder