ULUSAL İLETİŞİM AĞI

22 Ocak 2012 Pazar

Yeni Nesiller, “Düşünme”den Neyi Algılıyor?


El birliği ile oluşturduğumuz toplumsal düzenden yansıyan “düşüncesizlik”ler, yeni yetişenlerin çoğunca "düşünmek" eyleminin sadece bir heykel figürü olarak algılandığını, eskiye göre daha çok bilgiye ulaşılsa da insanların artık düşünmediklerini gösteriyor.

Eğitim sistemi çeşitli kademe ve uygulama alanlarında devamlı değiştirilip, en modern sayılana talip olunsa da ardında yatan mantık ve düşünme yetersizlikleri değişmediği için daha farklı bir sonuç alınamıyor. Zira yeniliklerin çoğu bilgiye dayalı düşünme becerisini geliştirici uygulamalar içermiyor.

Özellikle Temel Eğitim alanında süre ve verim ölçme uygulamaları ikide bir yapılan müdahalelerle değiştirildiğinden uygulamaların gerçek randımanı da ölçülemiyor.

Uygulama süresi bu kadar kısalınca nesiller arasında kıyaslama yapan "bizim zamanımızda" sözü de iyice anlamsızlaşıyor. Yap -boz tahtasına dönen eğitim düzenlemeleri, aynı dönemin farklı kademelerinde okuyanların bile böyle bir zaman birlikteliğinden söz etmelerini önlüyor.

Aynı zaman diliminde eğitilenler bile bu değişimlerle ayrı uygulamaların denekleri olarak farklı kodlanıyorlar.

Ayrıca, "Bilgi”ye ulaşım, etkileşim ve de kullanım biçimleri hızla değiştiğinden, şu veya bu uygulamalarla aynı dönemde okuyanlar bile, her an yeni bir sunum, etkileşim ve uygulama adaptasyonuyla karşılaşıyorlar.

Bilgi türleri kadar ona ulaşımı da değiştiğinden ömür boyu bilgilenme, özel bir istek olmaktan çıkıp herkes için her yaşta gerekli bir zihinsel aktiviteye dönüşüyor. 

Günümüzde temel ve zorunlu eğitim sistemlerinin çocuk ve gençler adına dikkat isteyen en temel noktası, çağa uygun, doğru bilgi ve düşünce becerisi sağlayacak bir eğitim anlayışı olmalı. “Bilgi”yle “düşünme” arasındaki bağı yeterince önemsetecek noktaya ulaşılmaması eğitimimizdeki boşluk ve randımansızlıkta kendini gösteriyor.

Özellikle akademik derecelere sahip eğitimlilerin “düşünme” ve “bilgi” yetersizlikleri genel olarak “eğitim” algısını da sorgulatıyor. 

Başlı başına bir çocuk hakkı olan eğitim ve öğretimin bu noktalar üzerinden ele alınması önemli bir sorumluluk.

Milli Eğitim Bakanlığı, ideolojik perspektife sıkışmadan her şeyden önce düşünen insan yetişmesine ağırlık verecek girişimlerde bulunmalı. Yoksa, bilmekle düşünmek arasındaki farkı da açığa vuran dünyayı ve çevresini doğru kavrama niteliğinden yoksun  insanlar topluluğu olmaya devam edeceğiz.

Kaynak gösterimi:  www.0-18.org

Hiç yorum yok: