Sevimli
Fok'umuz Badem''in dövülerek eğitim edilmesi ortaya çıkınca çok yadırgayanlar
oldu mu?
Atasözleriyle
tescillenmiş eğitme kültürümüzde dövmenin eğitimsel fonksiyonu tartışılmazken,
hayvanları bu yolla eğitmeye şaşıranlar çok olabilir mi?
Ama
artık olsun...
Ne
dizimizi dövelim, ne kızımızı.
İti
anınca da hemen sopaya sarılmayalım.
Eşek
sudan gelene kadar dövmeyi oldum olası anlamamışımdır ama zaten eşek mi dövülür
veya dövülme eşeğin geliş süresi kadar olması mı öğütlenir diye merak etmenin
bir anlamı var mı?
Eti
senin kemiği benim diye öğrencinin tüm varlığının hoca ile veli arasında
paylaşılması daha da vahim.
Zira
fikir açıklayan gençlerin başına gelen bazı uygulamalarda bu paylaşıma okul ve
asayiş güçlerinin de ortak olduğu söylenebilir.
Kimi
kullanımda hocaların kimi kullanımda da anaların vurduğu yerde gül biter
motivasyonu neden hala masumluk örtüsünün altına itiliyor?
Hergün
eşlerince öldürülen kadınların yanında kadının karnından sıpayı sırtından sopayı
da eksik etmemesi öğütüne razı mı olacağız?
Eğitim
algımızı besleyen bu benimsenmiş deyişler, aslında yanlış uygulamalara dayanak
oluşturan eğitim sistemimizin özünde yatan ve hem masum hem de çare gibi kabul
edilen bu kodlanmaları yansıtmıyor mu?
Toplumun
algı genetiğinde insan ve hayvan eğitiminin eş tutulduğu bir gerçek. O nedenle
işe BADEMLER'e yapılandan başlamak çok önemli.
Bence
ikisini de kurtarmanın vakti geldi.
Örgün
eğitimde uygulama biçimleri kadar genel kabullerin yarattığı zemine de artık
farklı bakmamız gerekiyor.
Kaynak gösterimi: www.0-18.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder