ULUSAL İLETİŞİM AĞI

3 Mart 2012 Cumartesi

BADEM'leri Dövmemeyi Ne Zaman Öğreneceğiz?


Sevimli Fok'umuz Badem''in dövülerek eğitim edilmesi ortaya çıkınca çok yadırgayanlar oldu mu?

Atasözleriyle tescillenmiş eğitme kültürümüzde dövmenin eğitimsel fonksiyonu tartışılmazken, hayvanları bu yolla eğitmeye şaşıranlar çok olabilir mi?

Ama artık olsun...

Ne dizimizi dövelim, ne kızımızı.

İti anınca da hemen sopaya sarılmayalım. 

Eşek sudan gelene kadar dövmeyi oldum olası anlamamışımdır ama zaten eşek mi dövülür veya dövülme eşeğin geliş süresi kadar olması mı öğütlenir diye merak etmenin bir anlamı var mı?

Eti senin kemiği benim diye öğrencinin tüm varlığının hoca ile veli arasında paylaşılması daha da vahim.

Zira fikir açıklayan gençlerin başına gelen bazı uygulamalarda bu paylaşıma okul ve asayiş güçlerinin de ortak olduğu söylenebilir.

Kimi kullanımda hocaların kimi kullanımda da anaların vurduğu yerde gül biter motivasyonu neden hala masumluk örtüsünün altına itiliyor?

Hergün eşlerince öldürülen kadınların yanında kadının karnından sıpayı sırtından sopayı da eksik etmemesi öğütüne razı mı olacağız?

Eğitim algımızı besleyen bu benimsenmiş deyişler, aslında yanlış uygulamalara dayanak oluşturan eğitim sistemimizin özünde yatan ve hem masum hem de çare gibi kabul edilen bu kodlanmaları yansıtmıyor mu?

Toplumun algı genetiğinde insan ve hayvan eğitiminin eş tutulduğu bir gerçek. O nedenle işe BADEMLER'e yapılandan başlamak çok önemli.

Bence ikisini de kurtarmanın vakti geldi.

Örgün eğitimde uygulama biçimleri kadar genel kabullerin yarattığı zemine de artık farklı bakmamız gerekiyor.

Kaynak gösterimi:  www.0-18.org

Hiç yorum yok: