Bilişim
araçlarındaki gelişme ve farklılaşmaların nerdeyse bir yıl arayla kullanıma
soktuğu değişimlerin yaşamlarımızdaki yeri en çok çocuklar üstünden
biçimleniyor.
Zira
teknolojik gelişmelerin çocukların dünyasında yarattığı etkiler daha somut
verilerle saptanabiliyor.
Çocuğa
dair doğruların, nereden bakarsan bak sağlaması yapılınca neyin neye yaradığı
da daha iyi görülüyor.
Mesela
yenilerde Milliyet gazetesinde İPad bebekleri kalemden sıkılıyor başlıklı haber
bu konuya dikkat çekiyor.
Bu
habere göre: İPad gibi tablet cihazları tanıma dönemi 1-3 yaşa inmiş. Akıllı
telefonların yaşamlara girdiği 2008’den bu yana bebeklik dönemindeki çocukların
yaşamına girmeye başlayan oyun ve eğitici uygulamalar daha da gelişti ve 2010
da akıllı İPad’le hızlanan etkileri sorgulanmaya başlanmış.
Bu
kullanım alanına giren 1-3 yaş çocukları, tüm duyularını aynı anda
kullanabildiği için kağıt kalemle oyalanmak ve basit oyunlarla tatmin olmaktan
sıkılıp bu yeni araçlara yönelmeleri, bu araçların oyalayıcı niteliğine tav
olan ailelerin de, çocuklarının bu araçlarla tanışmalarını hızlandırmaları bu
eğilimin yaygınlaşmasını sağlıyor.
Bu
konuya kafa yoran uzmanlardan Serge Tiserron adlı Psikiyatr, çocuk gelişiminde
önemli bir basamak olan üç boyutlu madde algısının tam oturmadığı ilk iki
yaşta, çocuğun bu algıyı dokunmatik ekrandan kazanmasının olanaksız olduğunu bu
nedenle algıların zarar gördüğünü söylüyor.
İlk
iki yılda çocuğun nesneleri koklamak, ısırıp ağzından çıkarmak gibi
deneyimlerle beyindeki bağlantı kanallarının düzenlediği ve beyin gelişiminin
üç kat arttırdığı için bu dönemde bu araçların öğrenme ve algılama bozukluğu
gibi sorunlara yol açacağı ileri
sürülüyor.
Amerikan
Pediatri Akademisi uzmanlarınca desteklenen bu görüşe, eline verilen dergiyi
tablet sanarak fotoğrafları hareket ettirmeye çalışan ve olmayınca kızan bir
yaşındaki bir kız çocuğu örneğiyle katılıyorlar ve böyle algı bozukluğunu
önlemek için bu yaş dönemi çocuklarının televizyon ekranından bile uzak
tutulması gerektiğini söylüyorlar.
Bu
haberde değinilen noktalar, daha geçen yıl okul öncesi bu tür araç kullanımının
yaygınlaşması ve okula başlayan çocukların yazı yazmayı geç öğrendikleri
saptamasıyla birleşince daha önem kazanıyor.
Digital
okur yazarlık çağının dışında kalınmasının mümkün olmadığı bir dünya gerçeğiyle
karşı karşıya olan ve kendini yeniden inşa eden insanlığın, anne karnından
başlayıp ileriye dönük etkilerinin bilincinde olup olmadığı, kontrollu
kullanımın, önemi gittikçe dikkat çeker hale geliyor.
Etkileşim
alanı devamlı genişleyen bilişsel gelişim piyasasının bu tartışmalara kulak
asıp asmayacağı veya böyle konuları dikkate alıp almayacağı da tartışılırken,
insan beyninin gelişmelerini etkileyen bu değişimlerin, nasıl bir insan tipi
ortaya çıkaracağının da araştırılması gerekiyor.
Kaynak gösterimi: www.0-18.org