ULUSAL İLETİŞİM AĞI

6 Temmuz 2012 Cuma

MERAK ETME BİRŞEY OLMAZ (!)


Bilimselliğe uzak kafaların çok sevdikleri ifadelerden olan bu teminat sözü, genellikle kendi sorumluluk ve bilgi alanlarında olmayan sorunlarda kullanılır.

Bu ifadenin ardında her şeyi kendi bildiği kadardır sanma  aymazlığı ve de 'ya olursa' şüphesinin, 'olacağı varsa, olur'' kabulüyle anlamsızlaşan kadercilik algısı yatar.

Sözün ürkütücülüğü, zihniyetin kendisi kadar büyük işlere el atma cüretini de taşımasındandır.

Taşıdığı bidonunun gaz kaçağını elindeki çakmakla kontrol etmeye kalkan, ana sigortayı kapamadan elektrik tamirine girişen bir takım hizmet erbabı, müşterilerin şüphelerini bu sözle susturmakla her şeyden önce kendilerini tehlikeye attıklarını düşünmeyecek kadar kendilerinden emindirler.

Bu zihniyettekiler daha büyük işletmelerin veya projelerin başına geçince, olan biten facialardan neden kendilerinin sorumlu olduğunu da kabul etmeyen bir haklılık duygusu ve buna bağlı bir inkar tavrı gösterirler.

Yaptığı binanın çürük olması, arazinin inşaat için sakıncalı olması gibi, sundukları kamu hizmetinin sorumluluğunu üstlenmeyen bu zihinler, toplumda çoğaldıkça ortaya her alanda tuzak ve kazalara açık bir alt yapı çıkar. Uğranılan felaketlerde kendilerinden başka herkesi sorumlu tutan sorumlular her alanda boy gösterir ve cezalandırmalar çoğunlukla bu konuda sorumlu olmayanlara kesilir.

Sadece dayandıkları 'kaderde varsa, olur' tesellisi ile kendilerini savunan böyle kafalarla aynı düzeni paylaşmak safari alanında arabadan inmekle eş değer olsa da başka seçenek olmadığı için sürdürülür.

Bu tablonun altında bilime önem vermeyen ve her şeyi iman yoluyla halledeceğine inanan insan tipi vardır.

Bilimselliği inanca rakip gören eğitim algısıyla yetiştirilmeye kalkılan ve bu tabloyu içselleştirerek büyüyen çocuklarımız da aynı kodlanmalarla aynı düzeni yeniden üreterek toplum yaşamına adapte oldukça toplumsal düzenin yaşamsal tehlikeleri artmaktadır.

Buna en iyi örnek sel felaketlerinde karşımıza çıkan dere yatağına inşaat yapma aymazlığı.

Fransız balkonlu lüks konutların her şeyin düşünüldüğünü sandırması altında yatan cahilliği göz ardı ettiriyor.

Görüntüyü makyajlayıp özü görünmez kılma cinliği, düzenin pek çok alanında geçerli olunca bir yerde kazıklananı diğer yerin masumu olarak ödeşiliyor sanki.

Çoğunluğa egemen olan bu zihniyet sürerken nüfusumuzun insan niceliği mi, niteliği mi diye bakmadan çoğalmaya yönelmek cehaletin etki alanının büyültmekten öte ne işe yarar ki?

Bilgi çağını yeterince kavramayan bu zihinsel alt yapısı düzenin alt yapısını belirlediğinden övünülen büyümeden ne anladığımızı uluslararası ölçekte tekrar gözden geçirmeliyiz.

Kaynak gösterimi:  www.0-18.org

Hiç yorum yok: