ULUSAL İLETİŞİM AĞI

1 Mayıs 2011 Pazar

13 Yaş Çocuğuna Otomatik Namus Testi - Sonuç: Negatif!

Medya uyaranlarının yönlendirme ve etkileşiminin etkin olduğu günümüzde: kitle kültürünü, en büyük ve eş zamanlı güdümleyen medya etkileşimlerinin başında, dizi filmlerin sergiledikleri ortak bir yaşam algısı geliyor.

Erkek ağırlıklı şiddet uygulaması, cinsel taciz ve insan ilişkilerinin her alanında egemen olan şiddet gösterilerinde bu etkileşimin payı büyük.

Dizi filmlerin yansıttığı toplumsal olaylar ve kahramanların çoğunluğundaki fizik, fizyonomi ve ifade benzerlikleri, dikkat çekici bir aynılık içinde.

Ev ve giyim, kuşam dekorasyonundan her karede yansıyan yaşam standartlarına kadar birbirinin kopyası insanlar ve ilişkiler, yüzeysel ve modasal değişkenli bir kültür algısını yansıtıyor.

Bu kültürel biçimlenmeyi, gerçek yaşam olaylarında da görmeye başladık.

Eski dizi ve filmlerde kullanılan bayılan kadınların hamile olduğu çağrışımının, artık eczaneden alınıp uygulanan hamilelik testleriyle şüphe giderme çağrışımına dönüştüğü görülüyor.

TV dizi ve film kahramanlarının, bu alanda yeni bir davranış pratiği görgüsüne kavuşarak şüphe gidermek otomatiğe bağlanmış durumda.

İstanbul’daki bir ortaöğretim kurumu öğrencisi 13 yaşındaki bir çocuğun, erkeklerle geziyor gerekçesiyle okul müdür ve hademesi tarafından hiç sakınmadan hamile testine tabi tutulması da, bu kestirmeden şüphe giderme isteğini örnekliyor.

Şüphe giderme, bu kadar pratikleşince, durumdan vazife çıkaran ahlak eğitmenleri de bu yola başvurmakta gecikmemişler.

Namus testine döndürülen bu kolaylaştırılmış hamile testleri daha kimler tarafından kaç kız çocukta  denenecek diye insan düşünüyor. Zira birey onuru ve çocuk eğitiminin bu hale getiren yorumlamalar aslında namus üzerinden biçimlenen mahalle baskısının buralarda somutlaştığını gösteriyor.

Aileye haber vermeden önce bu girişimde bulunan sözüm ona eğitimcinin yanı sıra ailenin de aynı testi başka bir biçimde kullanıp sonuçtan emin olup rahatladıktan sonra yani çocuk çok yönlü hırpalandıktan sonra adalete başvurarak okul müdüründen şikayetçi olmasına ve hak aramaya kalkmasına ne demeli?

Gelişen iletişim teknolojileriyle konuşma ve ifadelerin kısaldığı iletişim ortamında, zaten olmayan düşünce alışkanlığının iyice ortadan kalktığını görüyoruz.

Olan biteni anlama yeteneği ve saptanan sorunları giderme biçimleri otomatikleşip, kısalınca, bu tür sosyal dramlar ve onların halli yolunda benimsenen tutum örnekleri de çoğalıyor.

Kestirme ve ön yargılarla pekişen bir anlayış ortamında, kime neyin nasıl anlatılacağı önemli bir sorun.

Korkulan o ki çocuklara ve gençlere daha okula başlarken namus testli uygulamaları, işgüzar eğitim aymazlıkları da yakın olmasın.




Kaynak gösterimi:  www.0-18.org  

Hiç yorum yok: