Çocuklar hayatın o kadar içindeler ki onların isteyerek veya bilinçle yaşama katılımını düzenlemek gittikçe önem kazanan bir temel sorun haline geliyor.
Çocuk katılımı, çocuğun olduğu her yerde kendiliğinden var olan bir gerçeği ifade etmekle kalmayıp çocuğa ait algı dikkat ve sevginin biçimlediği çocuk gerçeğini de işaretliyor.
Çocuk katılımı, içine doğduğu aile, toplum ve Dünya’nın güncel etkilenmeleri altında büyüyen çocukların hesaba katılmasına dair bir dikkat gelişimini de gerekli kılıyor.
Çocuk, varlığına yönelik erişkin dikkatinin kapasitesi ve niteliği oranında topluma katılım sağlayacağı için çevresiyle etkileşimin çocuktaki kaydı, onun kişiliği ve geleceği adına toplumu da belirleyici olacak önemdedir.
Çocuğun yanında, çocuğun gözü önünde bulunan erişkinler, kendilerinin ve olan bitenin radarla izlenir gibi çocuklarca her yerde dikkatle gözlendiklerini hesaba katmalıdırlar.
Fiziki ve ruhsal gereksinimleri karşılanmış veya karşılanmamış çocuk, çevresinin doğal ve eğitimsel olanaklarıyla kodlanan zihinsel alt yapısıyla toplumun tam da içindedir.
Çocuğun bireysel haklarını yansıtan “çocuk hakları” maddelerinin dikkate alınması, onun toplumsal katılımının da ön şartı olmaktadır.
Çocuklar, gelişen bilişim ortamlarının etkisiyle, günümüzde eskiye göre her türlü yönlendirmeyle Dünya’ya açık bir katılımla daha kontrolsüz ve korunaksızdırlar.
O nedenle erişkinler de ayak altında dolaşan ve başları okşanan bu küçük bedenleri daha fazla ve farklı bir sorumlulukla düşünmek zorundadırlar.
Çocuk sevgisi ve iyi niyetin yetmediği bu çağda çocuklara yönelik hatalı tutumların sonunda, çocuklar üzerinden topluma mal olduğu daha iyi görülmektedir.
Çocuk stratejileri kavramı, bilinçli girişimler kadar bilinçsiz ve önlenemeyen etkisellikleri de hesaba katarak oluşturulmalı ve kendi dışında amaçlara alet olacak biçimde kullanılmamalıdır.
Çocuklar erişkinlerin çocuk varlığına ilişkin ideallerindeki senaryoların figüranı olmamalı.
Gerçek çocuk katılımı, çocukların kavramadıkları ve öğütlenmiş talepleri tekrarlayan, müsamere tarzı düzenlemelerle, güdümlü kodlanmaların dışa vuran yapay davranışlarıyla değil, yaşamın her alanında “çocuğun kendisi olarak var olma hakkı” nı oluşturacak düzenlemelerin sağlanması ile gerçekleşecektir.
O zaman çocuğun istek ve fikirlerinin bir anlamı olacaktır.
Bu alanda erişkin dikkati, kendi rol modeli sorumluluğunun yaşamın her alanında geçerli olduğunu unutmadan, çocuğu ihmal ve istismar etmeden haklarının yaşama geçirilmesini sağlamaya çalışarak çocuk gerçeğine yoğunlaşmalıdır.
Erişkinlerce bu sorumlulukların içselleştirilmesi ve girişimlerin yönlendirmesi, iyi niyet ve vicdani tatminden önce gelmelidir. Gerisi de uzun ve kavramsal oydaşmalı emeklerin birleşimiyle sağlanabilir.
Kaynak gösterimi: www.0-18.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder