ULUSAL İLETİŞİM AĞI

1 Mayıs 2011 Pazar

İftira Kültürünün Eğitime Yansıması

Öğretmen ve yetişkinlerin yaptığı bir eğitim yanlışı, çocuğun kaç eğitim doğrusunu götürdüğü sayısal olarak ölçülemese de sözüm ona eğitimli yetişkinlerin kimi tutumları üzerinden olaylardaki artış, ortaya ürkütücü bir tablo çıkarıyor.

Geçen hafta Gaziantep’teki bir ilköğrenim okulunda yaşananlar da bunlara bir örnek.
 
Sınıfta bir süredir kaybolan silgi ve kalemlere fail aranırken, öğretmen, öğrencilerinden sizce bu hırsızlığı kim yapmış olabilir diye tahmin ettikleri üç kişinin adını kağıtlara yazmalarını istiyor.

Bu parlak fikirli yoklama sonunda en çok ismi geçen iki öğrenci zanlı durumuna düşüyorlar.

Bunlardan bir tanesi bu durum yüzünden sinir krizleri geçiriyor. Ötekisi de herhalde otomatikman suçlu ilan edilmiştir.

Bu nasıl bir eğitim anlayışıdır ki anketle suçluluk damgası yiyen gençler ve suçlu tahmini yapmayı marifet belleyecek öğrenciler yetişecek.

Doksanlı yıllarda oğlumun okuduğu Fransız Lisesinde velilerle yapılan toplu bir görüşmede öğrencilerin sigara içmesinin önlenmesi için bazı öğretmen ve veliler girişte öğrencilere üst araması yapılma önerisini çare olarak ileri sürmüşlerdi.

Özellikle sigara içmeyen bir çocuk velisi olarak bu tür güvensizlik uygulamalarının yalnız çocuğumun değil tüm çocukların üstündeki olumsuz etkisine işaret ederek karşı durmuştum.

Sigara içsin içmesin tüm öğrencilerin potansiyel suçlu gibi her gün üst aramasına tabi tutulmalarının pedagojik olumsuzluklarına değinerek önleyici başka önlemler alınmasını önermiştim. Bu itirazda yalnız kalmadığım için uygulamayı önleyebilmiştik.

Toplantı sona erdiğinde de sigarayı önlemek için üst araması önerenlerin birer sigara yakmalarını hayretle görmüş ve siz önce kendiniz örnek olmayı deneseniz demekten kendimi alamamıştım. Onlar da refleks olarak hemen sigaralarını söndürmeye kalkarken, biz de zaten bunun zararını bildiğimiz için ona nasihat veriyoruz demeye kalkmışlardı. Yani kendisi özendirici olmaktan vazgeçmeyip sorunu inzibati tedbirlerle çözmeyi eğitim sanan tipik bir “be demesene be!” kültürü sergilemişlerdi.

Günümüzde ise bunlara ilave olarak “kurunun yanında yaş da yanar” mantığı, kimi gerçekler karşısında duyulan otomatik çaresizlikten ziyade, kötü ile iyinin eşitlenmesini, bir tutan ve çözüme çare gören zihinler artıyor.

Gaziantep örneğindeki gibi yetişkinler ve öğretmenlerin yanlış kılavuzluğuyla muhbirlik veya kara çalma pervasızlığının sorun çözmede geçerli hale geldiği örnekler hızla ve her alanda çoğalıyor.

İmzasız belgelerin delil kabul edildiği ve insanların zanlı olarak gözaltına alınabildiği toplumumuzda iftira kültürünü besleyen bu tür keyfi ve geçersiz kanıtlara dayalı davranışların, eğitimin de parçası olmaya başladığını görüyoruz.

Münferit olay diye geçmek yerine yeni nesillerin eğitim algısının nerelerde nasıl kodlandığı üzerine odaklanmak gerek.


Kaynka gösterimi:  www.0-18.org

Hiç yorum yok: