ULUSAL İLETİŞİM AĞI

21 Mayıs 2011 Cumartesi

Bu Kaçıncı Kanalizasyona Düşen Çocuk Haberi?

Çocuk yaşamının güvensiz olduğu bir ülkede yaşadığımızı her gün yayınlanan kaza haberlerinden anlıyoruz.

Sıklıkla haber olan kanalizasyona düşen çocuk haberleri bunlardan biri.

Bu olayların tekrar tekrar oluşması, toplumdaki zihinsel ve fiziksel alt yapı eksikliklerini gösterdiği gibi resmi ve sivil açıdan çocuklara dönük yetişkin dikkati ve de sorumluluk algısının gelişme derecesini de gösteriyor.

Bu tür düzen bozuklukları, toplumların ortalama akıl yaşının dışa vurumu olarak da değerlendirilebilir. Zira devamlı olarak çocuklar aynı tür tehlikelere maruz kalıp yaşamlarını yitiriyorlarsa, bunlar bireysel vakalar olamaz.

Anne-baba ve ailesel dikkat gelişiminin bu faciaların oluşumunu önlemede yeterli olmadığını gösteren bu olaylar, patlamaya hazır birer saatli bomba gibi çok yönlü altyapı eksikliklerini ortaya koyuyor. Ama sorumlularca algılanmadığı sürece tekrarının kadere dönüşmesi önlenemiyor.

Yine eğitim açısından öğretmen ve müdürlerce sergilenen pek çok tutumda da çocuklar ruhen ve bedenen yaralanıp yaşamlarını kaybedebiliyorlar.

Kısa bir süre önce okulda erkeklerle arkadaşlığı göze batan bir kız öğrenciye hademe yardımıyla gebelik testi uygulayan müdürün tavrı, tüm olan bitene karşın görevine devam etmesi ve bir süre sonra saçı uzun diye bir çocuğu saçlarından tutup kaldırıp tokatlaması, tekil olmaktan çok yaygın ve yanlış bir eğitim zihniyetini yansıtıyor.

Önemli olan bu tür olaylarda çocuk ve ailesinin ilgili kişi veya kurumlarla baş başa kalması ve sadece iki tarafı ilgilendiren tekil bir olay gibi değerlendirilip, yetkililerin cezasız kalması.

Aile ve veli bilincinin bu alanda gerektiğince gelişebilmesi için daha büyük mağduriyetlere uğramamak adına o anlık antlaşma sağlanıp geçiştirilmekle yetinilmemesi, hak arama hakkının başa iş açmayacak şekilde gerçekleşebilmesi gerekir.

Oysa aynı olayın ve tutumların devamı, gerçek problemin algılanmadığını gösteriyor.

Çocukların kurban gittiği bu olayların altında kişisel husumet denilen çatışmaların olduğu gibi genellikle eksik bilinçlenme ve yaygın bir toplumsal cehaletin yattığı da ortada.


Kaynak gösterimi:  www.0-18.org

Hiç yorum yok: